İletişim kurarken bazen de “iletim” kurduğumuzu düşünüyorum. İletişim, iki kişinin tam anlamıyla duyularına seslenmesi iken iletim, tek kişinin kendini karşı tarafa anlatma çabası.
Derdini anlatacak birisini bulamayanlar, doğal olarak doktorlara gidiyor, doktor çukurda kalmış adamın başına geçiyor, aşağı bir reçete yolluyor. Din adamı geliyor çukurun başına o da muska yolluyor çukurdaki adama. Ve o geliyor bir dost, sonra gülüyor; “Artık ikimiz de bu kuyunun dibindeyiz“.
Hayatıma biri girince ben çıkıyorum diyen adam, kendi hayatını tam özümseyememiş gibi geliyor bana. Aynı başbakanın kapısını açan korumanın, kapısını açan adam gibi.
Beynimizin konuşma bölümü aktif iken dinleme ve anlama bölümü bir o kadar pasif, doktorlar antidepresan’a yüklenseler de iletişim konusu ilaçla değil bizzat yaşamakla ve yaşamda çözülecek bir konu. Derin konularda konuşacak bir insanda az bulunmuyor avrupa yakası escort değil. Futbol konuşmak için 4 saat geçirdiğin adamla, kültür konularında 5 dakika içinde sıkılabiliyoruz. Konuşmaya başladığında kendini övmeye başlayan insan da diğer bir başlığın konusu zaten, “egosunu pazarlayan insanlar” bu konunun başlığı bile olur. Sonuçta herkesin ortak konusu iletişim, ağzımızdan çıkardığımız gürültüyü bir şeyler söyledik sanıyoruz. En değerli biziz sanıyoruz. Yıldız Tilbe’nin de Twitter’da dediği gibi. “Burda da herkes adamlık dersi veriyor. Madem hepiniz adamsınız, ders kime?”
0 Comments