Sona yazacağımı başa yazayım ve başlayayım, aklımda tutup bana rahatsızlık vereceğine yazayım sana rahatsızlık versin. Gerçekleri sadece gönlüme baktığımda gördüm. Göz gerçekleri gösteremez çünkü mayasında yoktur… Göz ile gördüğünü zannedersin ve zan üzerine yaşar gidersin, belki biraz paranoyak…(Fotoğrafçılar hep gülümseyin der, çünkü fotoğraf gönlü değil, gözü çeker). Bu yüzden bazılarının kalbini gördüm ve kendimi küçümsedim..
Kendin olma çabası ile başlar bütün kavga; Kendim olayım tamam da. Kendim olabilmek için toplumu, ahlak değerlerini, adetleri, yok mu sayayım. Yani işin sonunda tek mi kalayım? Bu sefer tek kaldığımda da yalnızlığa mı dem vurayım? Aşılamaz bir konu gibi görünüyor doğrusu.
Her bireyin zihni kendine göre şekillenir. Yaşadığı tecrübe, yetiştirme tarzı, sosyal çevresi bakış açısını ve gelişimini büyük ölçüde etkiler. Bundan dolayı herkesin olaylara bakış açısı farklıdır, tıpkı renkli gözlük takınca her şeyi gözlüğün rengi gibi görmekte olduğu gibi.
Bizden istenen şudur. Tamam sen yine mavi gözlüğü tak ama beyaz gör ve beyaz konuş. Bunu direk söyleyen olmaz tabi, seni engelleyecek şeyler sen doğmadan hazır seni bekler; okul, kpss, sınav sistemleri, toplumsal gerçekçi yalanlar, seni bekler ve hep senden bir şey beklerler. Karşılığında ömrünü isterler. Yapamazsan “başarısız” derler ve giderler. İşin sonunda herkes gider geriye “sen” kalırsın…
Bizim elimizdekileri ve bizim elimizde olmayanları toplayıp çıkardığımızda, hangisini değiştirebiliriz. Mesela yaşadığımız aileyi, sınav sistemlerini, doğduğumuz bölgeyi değiştirebilir miyiz? – Değiştiremeyiz. Sadece zihnimizi ve bakış açımızı değiştirebiliriz.
Bu sabahların bir anlamı olmalı diye düşünerek, kaç bin gündür uyanıp duruyorsun, bil ki o anlam “sen” sin.
0 Comments