Düzensizlik iyidir, beynimiz derli toplu olan ile fazla ilgilenmez onu öylece kabul eder. Biraz karışıklık olursa dikkat etmek ve kurcalamak gereği hisseder. Resimler örneğin hani ilk bakışta göremediğimiz hayvan resimlerini içine saklamış doğa resimleri bizi dikkat etmeye çağırır.
Bu sebepledir ki artık beyin nefrete, kine, düşmanlığa, vahşete ve şok olaylara alıştığı için ilgisini çekmemektedir. En çok ilgi köpeği emziren kediye doğrudur, yönlendirir beynin seni çünkü aç artık böyle şeylere.
Ambivalans bir ruh hali içerisinde olduğumuz kesin. Ve yaşımız ilerledikçe o kadar bilgiye mağruz kalıyoruz ki biz bunu bilinçli öğrenmesek dahi beynimiz kendi kendisini sınırlama gereği duyuyor ve kendi kabuğumuza çekilerek asalak bir hayat yaşamak bize normal gelmeye başlıyor. Gel gelelim işin sonunda siz dünyayı anlamsız buluyorsunuz ama bence yanılıyorsunuz, egonuzu tatmin edecek bir şey bulamadığınız için her şey anlamsızlaşıyor. Anlam ararken egonuzun penceresinden bakıyorsunuz ve böyle böyle kendinizi küçülterek Kinder Pingui hayattaki en güzel şey deyip anlamsızlaşıyorsunuz. (Bir kişi 5 bira içsin beynindeki hücrelerin tamamı ölür, o sarhoş kişiye adını soyadını sor, düşündükten sonra cevap verir. Ama gel gelelim o sarhoşun egosunu öldürmeye 5 bira yetmez).
Biz ne arıyoruz bu dünyada? – Mutluluk. Eğer ki mutluluk kendisi gelirse hoştur, fakat biz onu bulmayı amaç edinirsek işte o zaman her şey anlamını yitiriyor ve umudu kaybediyoruz…
Dipnot: Yanımızda birisi uyurken çok sessiz hareket etmeye çalışırız. Hapşurma isteğimiz geldiğinde ise kendimizi sınırlamadan hapşururuz. Doğanın getirdikleri aniden gelir ve aniden gider mutluluk gibi. Biz hapşurma isteği illa ki benim istediğim vakit gelsin dersek işte bu egodur…
0 Comments